On İkinci Bab: Dördüncü Kat

1. Mutfağın zeminindeki kan lekesini dalgın dalgın izlerken, Muaf bayılmasından çok, kanamasına şaşırmıştı. Sanki insan bayılabilirdi, fakat kanaması mümkün değildi. Tezgahtan aldığı sarı bezle yerdeki kanları sildi. Eliyle başını yokladı, ıslaklığı bir türlü bulamadı. Kanayan yerin neresi olduğunu görmek için banyoya gitti. Aynada vücudunun her tarafına iyice baktı. Ne bir yara izi gördü, ne de kanayan bir yer. Bayıldığında aklının bir oyun oynadığını düşündü ona. Aslında yerde kan yoktu. Hızlıca mutfağa geri döndüğünde, yerde yayılmış kanları gördü.

2. Zeminden yanağını kaldırdığında, Muaf, yanağında bir ıslaklık hissetti. Eliyle yokladığında suratının baştan başa kana bulanmış olduğunu fark etti. Hemen banyoya koştu, yüzünü yıkadı. Kanı temizlediğinde, ne bir yara izi ne de kanayan bir yer vardı vücudunda. Aynaya daha yakından baktı. Yüzünde morluk dahi yoktu. O zaman nasıl bütün yüzü kan içinde kalmıştı? Beyninin ona bir oyun oynadığını düşündü, mutfağa doğru hızlıca yürüdü. Yerler kan gölüne dönmüştü. Koridora kadar yayılmış bir kan kütlesi, diğer odalara doğru iştahla ilerliyordu.

3. Gözlerini açtığında, sırt üstü yattığını fark etti. Bir süre tavanı izledi. Başı ağrıyordu. Ne zamandır baygın yattığını düşündü. Evinde olmasında rağmen kendini bir havuzun içindeymiş gibi hissediyordu. Ayaklarını oynattığında bir küvetteymiş gibi çıkan sesleri duydu. Kafasını kaldırdı ve bir parmak kalınlığında bir kan havuzunun içinde olduğunu gördü. Ayağa kalkmayı, evden çıkmayı istedi. Kalkmaya yeltendi. Kendini zorlayarak, doğrulmaya çalıştı. Elleri yoğun sıvının içinde kaşınıyor gibi hissediyordu. Kan git gide yükseliyordu. Kalkacak gücü kendinde bulamadı. Ellerini iki yanına uzattı. Dizlerini kendine doğru çekmeye çalıştı…

4. Yatağında uyandığında, gülümsedi. Hepsinin boktan bir kabus olduğunu hissetmişti zaten. Geçen gün de buna benzer bir rüya görmüştü. Beşinci kattaki adam, ne hikmetse alt kata bir şeyler doldurabileceği bir delik açıyor, habire çöp atıyordu oradan. Bir türlü çöpün nereden geldiğini bulamıyor, evde bir tür çöp saklambacı oynanıyordu. Bulduğu çöpleri attıkça, adam yeni çöpler yolluyor; böylece bir türlü yeri belli olmayan o gizemli delikten gelen çöpler, evin her tarafını kaplıyordu. Rüyanın sonunda elinde bir kibritle salonun ortasında durmuş, çöplerle beraber kendini yakmayı düşünen Muaf, yüzünde psikopat bir sırıtışla bekliyordu. Az önce gördüğü de, buna benzer saçma rüyalardan biri olmalıydı. Ayaklarına terliklerini giymek için yatağın yanına döndüğünde, yatağın bir kan havuzunun içinde yüzdüğünü gördü.

5. Salondaki sehpanın üzerinde, ayakta duruyordu. Elinde nereden geldiği belli olmayan bir paspas ile, kan havuzunun içinde bir tür sal gibi sehpayı ilerletiyordu. Yeterince uğraşırsa kapıyı açabileceğini, buradan çıkabileceğini biliyordu. Paspasın ucuyla sehpayı itiyor, yavaş yavaş ilerliyordu. Birkaç kez daha tekrarlayabilirse, kapıya varacaktı.

6. Yine yatağında uyandı. Ayağa kalktı. Kafası zemine çarpınca acıyla iki büklüm oldu. Yatağı neredeyse tavana değecek kadar yükselmişti. İki tarafında dalgalanan kan, kırmızı bir puding yoğunluğunda sallanarak yükseliyordu.

7. Sıcak suyu izlerken, birden suçluluk hissetti. Suyu kapatmayı akıl edememişti. “Keşke bileklerimi kesmeseydim,” diye fısıldadı, “şimdi her yer kan içinde kalacak.”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Comments (

0

)

%d blogcu bunu beğendi: